WP Engine mi kanser yoksa sen mi Matt?

WP Engine mi kanser yoksa sen mi Matt?

Son günlerde, WordPress’in kurucusu Matt Mullenweg ile WP Engine arasında yaşanan tartışma dikkat çekici bir hal aldı. Bu tartışma, Mullenweg’in 21 Eylül 2024’te attığı bir tweet ile başladı:

Mullenweg, WP Engine’in WordPress ve WooCommerce marka isimlerini usulsüz şekilde kullandığını ve gerekli katkıyı sağlamadığını iddia ediyor. WordPress açık kaynaklı bir proje olsa da marka yönetimi ve ticari haklar açısından belirli kuralların olduğunu göz ardı etmemek gerek. Bu katkı konusu, WordPress ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor; ancak her ticari kullanımın doğrudan finansal katkı sağlaması gerektiği de tartışılabilir.

Açık Kaynak Projeler ve Marka Yönetimi

Her ne kadar WordPress, gönüllülerden ve geliştirici topluluklardan gelen katkılarla büyümüş bir proje olsa da, ticari markaların bu süreçte nasıl kullanılacağı büyük bir sorumluluk taşıyor. Tıpkı Coca-Cola gibi, WordPress de ticari marka olarak koruma altına alınmış durumda. Yani Google’da “WordPress” kelimesini kullanarak reklam vermek veya ticari bir faaliyette bulunmak belirli kurallara tabi. Bu durum, açık kaynak projelerde sıkça karşılaşılan bir denge sorunu: Topluluğun katkılarıyla büyüyen bir yazılım, ticari faaliyetlerde nasıl sınırlandırılmalı?

Mullenweg diyor ki WP Engine gibi büyük hosting şirketleri, WordPress’i ticari kazanç sağlamak için kullanıyor, ancak WordPress’e geri dönük yeterli katkıda bulunmuyorlar. Bu eleştirinin dayanağı, ticari çıkarlar kadar topluluk çıkarlarının da korunması gerektiği anlayışıdır. Öte yandan, WP Engine gibi firmalar, WordPress’in gelişimine teknik olarak katkıda bulunurken, ticari faaliyetlerini de sürdürüyor. Burada temel soru şu: Ticari faaliyetler, katkı zorunluluğu doğurmalı mı?

WP Engine vs Matt WordPressWeg

Tartışmanın asıl dikkat çeken kısmı, Mullenweg’in WP Engine’in belirli WordPress özelliklerini devre dışı bırakmasını eleştirmesiyle başladı. Özellikle, revizyon (revision) sistemi kapatılınca bu tepki daha da büyüdü. WordPress’in revizyon sistemi, kullanıcıların yaptıkları değişiklikleri geri almasına olanak tanır ve içerik üreticileri için kritik bir işlevdir. Ancak, WP Engine bu özelliği devre dışı bırakarak, performans optimizasyonu sağlamak istediklerini savundu. Bu, kullanıcılar için bir tercih meselesi olabilir, ancak WordPress felsefesi açısından geri döndürülebilir içerik yapısını kapatmak, Matt Mullenweg tarafından ciddi bir sorun olarak görüldü.

Yine de, bu tartışmanın asıl meselesi, sadece teknik bir özellikten çok daha fazlasına dayanıyor gibi görünüyor: Para.

Yani diyor ki “benim payımı vermediler”.

Hayır kardeşim senin payını vermediler değil, sen saçma sapan işlerle uğraşırken bu tip oluşumlar senin düşünmediğin noktaları düşünerek WordPress‘in gelişmesine katkıda bulundular. Tabii ki para kazandılar ve kazanacaklar. Sana hiç bir borçları yok aksine WordPress’i “Bir başka WordPress sitesi” yapısından kocaman bir framework’e çevirdiler.

Açık kaynak yazılımlar, ticari faaliyetlerde kullanıldığında, kullanıcıların belirli sorumlulukları vardır. Ancak, bu sorumluluklar yalnızca finansal katkıyla sınırlı olmamalıdır. WP Engine gibi şirketler, WordPress ekosistemini daha ileri taşıyacak teknik yenilikler ve çözümler geliştiriyor. Bu şirketler, WordPress’i sadece bir içerik yönetim sistemi olmanın ötesine taşıyarak, geniş çaplı bir framework haline getiriyorlar. Tıpkı bir sandalye üreten bir marangozun, aynı işi yapan diğer tüm marangozlara borçlu olmadığı gibi, WP Engine de WordPress’i kullanarak kendi yeniliklerini ve optimizasyonlarını yapma hakkına sahiptir.

Peki sonrasında ne oldu ? WordPress.org WP Engine’i tüm sistemlerinden engelledi !

Ve bunu yaparken açıkladıkları argüman ise en az revizyon saçmalığı kadar komikti;

WP Engine wants to control your WordPress experience, they need to run their own user login system, update servers, plugin directory, theme directory, pattern directory, block directory, translations, photo directory, job board, meetups, conferences, bug tracker, forums, Slack, Ping-o-matic, and showcase. 

Yine mealen diyor ki bizim sistemimizi istediği gibi değiştiriyor…

Bundan sana ne Matt ? Sen açık kaynak kodlu bir sistemi bunca gönüllünün desteğiyle ayakta tutuyorsun. Bunların içerisinden x bir sistem senin hazırladığın yapıdaki eksikleri gideriyor, geliştiriyor veya değiştiriyor. Bunun işine yarayıp yaramadığına karar verecek olan o platformun kullanıcılarıdır. Ben WordPress’in revizyonlarının kapatılmasını istemiyorum diyemezsin. O zaman ios’dan macos’dan ne farkın var ? Ben böyle istiyorum böyle olacak diyebiliyorsan neden insanlar hiç bir karşılık beklemeden bunca emek verip sisteme katkıda bulunuyorlar ? Sen bir gün kalkıp canının istediği platformu engelle diye mi ?

Yazdığının aksine ne WP Engine ne de başkası WordPress’in kanseri değil, kanser olan böyle içi boş konularla uğraşan ve kendi diktatörlüğünü ilan eden patron Matt.

Tarih: 26.09.2024

Diğer yazılar için Blog'a Dön
Teklif Al
Projelerim
Telefon
WhatsApp